6/01/2006

kavramak


Hayatın bizlere sundukları ile ilgili ne kadar bilinçliyiz acaba? Ne kadarını anlayabiliyoruz sunulanların? Bazen ilkokul çocuğunun iki bilinmeyenli denklem karşısında kaldığı anlayışsızlık ve ilgisizlikle kalıyoruz gördüklerimiz karşısında. Herhangi bir şey anlayamamızın nedeni bize sunulanlar için hazır olmayışımızdır. Ne yapsak o an için o olayı kavrayamayız. Ama bedenen ama ruhen belirli bir olgunlukta olmamız gerekir ki olayları kavrayabilelim. Bazen de olayı kavrayamadığımızı anlamayız bunun sebebi de ezberciliğimizdir. Bizlere öğrenme yerine ezberleme öğretildiği için neleri bilip neleri bilmediğimizi karıştırırız.Hatta neleri bildiğimizi bilmeyiz çoğu zaman. Bazen de biz bize öngörülen zamandan daha hızlı gitmişizdir. Ruh halimiz,bilincimiz daha hazır değildir bize sunulanlar anlamaya. Yaşıtlarına göre fazla gelişmiş bir çoçuk düşünün, ondan bir delikanlıdan veya bir genç kızdan beklenen davranışlarda bulunmasını bekleriz görüntüsüne aldanıp. O da aldanır cüssesine zaman, zaman ve her iki taraf için de hayal kırıklığı vardır. Hem gözlemliyende hem yaşayanda. Bazen de o kadar eminizdir ki, konuştuğumuz konuda tersini düşünemeyiz bile. O yüzdende yanılıyoruzdur zaten. Anlayışsızlık deriz günlük hayatımızda bu gibi durumlara. Eğer biraz dikkat edersek hayatın bizlere sunduklarına. Eğer bırakabilirsek ezberciliğimizi. Eğer kabullenebilirsek aslında kim olduğumuzu. Hayat belki daha da kolaylaşır bizim için.

5/30/2006

Homeostasi


Vücudumuzun herşeyi eskisi gibi tutma çabasıdır homeostasi. Vücut değişimin iyi veya kötü olduğunu ayırt edemez ve direkt tepki verir. Homeostasis bütün değişimlere tepki verir. Normalde işinize, gittiğiniz saatten daha erken, daha dinç ve daha enerjik olarak gittiğinizi farz edelim. Bundan iş arkadaşlarınızın memnun olacağını düşünürsünüz ama onlar için sistemin bütünü değil bir parçası değiştiğinden homeostasi devreye girer ve siz beklemediğiniz bir tepki ile karşılaşırsınız. Ancak bunu bir düzen içinde yapabilirseniz onların desteğini kazanabilirsiniz. Onun için yılmadan inandığınız yolda ilerlemeniz gerekir. Bu ilerlemenin sağlıklı olabilmesi için destek sistemi (tutunacak dal) oluşturun. Ne zamanki bir parça değil bir bütündür değişen o zaman kabul görürsünüz. Hep huzursuzluk olan ortamlarda huzursuzluğun mimarları ortam dışına çıktığında bireyler huzursuzluğa alıştıkları için homeostasi devreye girer ve en sakin görünen kişi bile huzursuzluğu sürdürme görevini üstlene bilir. Sonuçta gene her şey eskisi gibi olacaktır. Hatta uzun süredir spor yapmayan kişilerin sabah kalkıp koşmaya yeltenmeleri ve kısa bir süre sonra mide bulantısından, kasılmaya,kalbin yerinden çıkacakmış gibi çarpmasına kadar olan hadise şudur vücut her zaman ki sakinliğini istemektedir, ve tüm alarmlarını çalıştırıyordur. Herşeyin değiştiği yaşamımızda homeostasiyi aşamamak ne kadar doğrudur acaba?