5/27/2006

karşılık


Bazen olaylar bizim müdahalemiz olmadan bize keyif verecek şekilde sonlanır. Aslında olayın kahramanları kendi çıkarları için çalışmışlardır. Birey olarak onların hiç umurlarında bile değilizdir. Ortak bir şey vardır bizi bağlayan ve hepimiz ortak çatı altında seviniriz. Sanki bizlere bir şeyler armağan eder o kahramanlar. Çoktandır o kadar mutlu olmadığımızı, ayaklarımızın yerden öğle kesilmediğini düşünürüz, hatta nasıl sevineceğimizi şaşırıp etrafımıza zarar bile veririz zaman, zaman. Olayın kahramanları birey, birey bizlerle ilgilenmeseler de bilirler sonuçta ne kadar sevineceğimizi bazen gerçekten bu toplu sevinçtir onları başarıya iten. Güç olur onlara arkalarında kendileri için duran kitle. Sonunda hep beraber çıkartılır muhteşem başarının keyfi. Peki herkes üstüne düşeni yapmış mıdır? Kahramanlar başarıyı getirmiştir. Ya bizler? Sadece o başarının geleceğine inanmak kahramanların kötü günlerinde de onları yalnız bırakmamak yeterlimidir kitle adına? Kuru, kuru teşekkür etmek her yerde onlara ne kadar hayran olduğumuzu söylemek yeterli midir? Tabii ki yetmez. Nasıl ki değişik bir tat, mükemmel bir lezzet, iyi konfor için ekstra bir bedel ödüyorsak, bu ekstra sevincimiz için de bir bedel ödemeliyiz. Bize o inanılmaz coşkuyu yaşatan kişiye veya kuruma hatta bize o coşkuyu yaratan devletimiz ise devletimize karşılığını aynı diğer ödemelerimiz gibi maddi olarak yapmalıyız.. Nasıl mı? Kişi ise bize bu coşkuyu yaşatan ürünlerini satın alalım işimize yaramasa da. Tuttuğumuz takım ise sevinçten başımızı döndüren abone olalım maçlarına. Devletimiz ise bizi gururlandıran eksiksiz ödeyelim vergilerimizi.

5/24/2006

Akışkanlık.




Hani bazen olur ya, her şey o kadar yolunda gidiyordur ki, hiçbir zorluk çıkmaz hatta ummadığımız aklımıza gelmeyen olumlu gelişmeler olur ve biz bu gelişmeleri şaşkınlık ile rüyadamıyız hissi arası bir his ile karşılarız. Peki neden her zaman bu akışkanlığı sağlayamıyoruzdur. Veya hangi durumlarda yaşadıklarımız üzerimize yük olmadan, keyiflice hayatımız içinde bizle beraber yaşanıyor. Neden bağzı şeyler üstümüze yapışıyor. Sanki karşılıklı her şey. Bizde oluşumun içinde, onun bize oluşturduğu engel kadar karşı tarafa engel oluşturuyoruz. Hatta bizim etkimize rağmen istemediğimiz yönde gelişen olaylar için hayırlısı, bunda da bir hayır vardır demiyormuyuz. Ne yapmalıyız da olayların önünde direnç oluşturmamalıyız? Hatta gidişatı görüp olayların gidiş yönünü tahmin etmeye çalışıp akışkanlığı daha da güçlendirmeliyiz. Bunu yaparken kabullenici insan rolü olmamalı tutunduğumuz tavır. Pratik insan olmalıyız. Problemleri kaldırmalıyız. Yavaşlığın sebeplerini bulup hızlandırmalıyız hayatı. Hayat ne kadar direnç uygularsak bize o kadar zorluk çıkartıyor. Nelerin peşinden sorgulamadan sabit fikir ile gidersek neden olmuyor sorusu o kadar sık karşımıza çıkar. Tabii ki hayatımızda peşinden koşmak isteyeceğimiz şeyler olacak. Peşinden koştuklarımız hedeflerimiz ise ve hedeflerimize ulaşmak için planlarımız var ise doğru yoldayızdır. Gene neden olmuyor sorusu var ise gerçekten ne istediğimizi kendimize tekrar, tekrar sormalıyız.